Narsist
Hepimiz Narkissos’uz
Narkissos’un hikâyesi hepimizin hikâyesi olmasa, bu hikâye
insanlık bilincini bu kadar etkiler miydi? Bir hakaret gibi algılansa da
Narsizm hepimizin çocuklukta geçtiği doğal bir süreçtir. İnsan narsisttir, çünkü
bunu hak eder. Bunu anlamak isteyen, İslam’ın insan tasavvuruna bakabilir.
‘Eşrefi mahlûkat’ olarak tanımlar insanı bizim kültürümüz. Yeni doğan bir
bebeği günahsız ve temiz kabul eder. Cennetten aramıza yeni katıldığı için
üzerinde hala Cennetin kokusunu taşıdığını düşünür. Batı biraz farklı bakar
insana. Bilimsel bir bakışla Darwin'in gibi ‘hayvanın’ biraz gelişmişi olarak görse
de ona dinsel olarak baktığında günahkâr gördüğü için vaftiz eder. Psikolojik
açıdan bakınca Freud gözlüğünü kullanır, yani haz arayışı ve cinsel dürtüleri, bütün
başarısının kaynağıdır. Elbette hepsi de hakikatin bir parçasını içerir, ancak
bütününü değil.
Batı'nın bu bakışına karşılık bizde insan yüceltilir.
Mevlana'nın şu insan tanımı Batı bakışına göre narsizmin zirvesi sayılabilir: “Ey insan sen bir tek kişi değil bir âlemsin.
Senin o muhteşem varlığın içine bütün âlemler gark olup gitmiştir.”
İnsan denen varlık kendi bakış açısının delisidir.
Kimisi insana bakınca ondaki bedeni yani hayvanı görürken, kimisi de onun
sadece anlam elbiselerine gizlenmiş haline şahit olur. Kumaşlardan hayvanı
göremez olur. Belki de artık varlık âlemine iki gözle bakmanın zamanı
gelmiştir. Zira derinlik ve çok boyutlu seyir ancak böyle yakalanır.
Narkissos göle baktığında suda yaşayan bir güzel
görmüştü. Her şey sudan yaratıldığına göre, suyun derinlikleri daha nice güzellikleri barındırıyor olmalıydı. Aslında güzele değildi bu aşkı, o bütün âşıklar gibi güzelliğe
tutkundu. Suda yaşayan o güzelin kendi yansıması olduğunu anlayamadı. Anlasaydı
elini suya uzatmazdı. Zaten elini dokunduğunda su dalgalanıyor, güzel
çirkinleşiyordu. Uzanıp ona dokunmak yetmeyince ona kavuşmak istedi. Bunun için çabalarken
içine düştüğü o gölün suyu onu boğdu. Ama yine de bir Nergis olup suda yaşamaya
devam etti.
En büyük narsistlerdir âşıklar. Aşk o yüzden bir
deliliktir. Bir hayale tutunmak içeridekini dışarıda görmek delilik değil de
nedir. Başkalarında kendini görmek, kendi hikâyesini, algısını, bilgisini gerçeğin
bütünü zannetmek... Kendi hakikatlerinin kurbanı olan her kişi gibi âşıklar da
kendi güzelliklerinin kurbanı olurlar, kendi yansımalarının...
Her insan aşkı hak eder, narsizmi de... Örneğin bir bebekken, herkesin en çok sevdiği ve önemsediği kişidir, yani kendi evreninin kralıdır o. Öyle bir saltanatı vardır ki, tahtının gücüne hiç bir kral ulaşamaz.
Çocukluk tüm güçlülüğü ona öyle bir güç verir ki, örneğin acıktığında yemek ağzına
en uygun sıcaklık ve kıvamda gelir. Büyüdükçe bozulur büyü. Acziyeti gittikçe, yani güçlendikçe
narsizmi kırılır çocukların. Narsizmini bir kenara koyamayanlar aslında büyümek
istemeyenlerdir. Bir çocuk gibi dünyanın kendi etrafında dönmesini ister. İstekleri
karşılanmayınca öfkeden çılgına döner. Hiç bir şey yapmadan, sadece varlığından
dolayı sevilmek istemesi bundandır. Ya da her işini etrafından sevgi devşirmek
için yapması büyümediğinin göstergesidir.
Hangimiz misafir etmedik kalp evimize bencillik veya
kibiri? Hangimiz âşık olmadık kendi yansımamıza. En azından hangimiz bir çocuk
olmadık.
Merhaba Hocam ,
YanıtlaSilşu an doktorluğa nerede devam ediyorsunuz ? Daha önce hastaneye geliyordum da ben.